Translate

Bu Blogda Ara

27 Temmuz 2017 Perşembe

Gece

Uyandığımda  yabancılaşmıştım.  Kendimden, odadaki duvarlardan, dolaplardan, aynalardan, insanlardan, kısacası her şeyden öyle yabancılaştım ki artık ne kendimi ne de onları tanıyabiliyordum. Kalktım, her yanı kan revan olmuş yatağımdan kalktım ve dışarıya baktım pencereden. Hava soğuk, etraf beyazlıktan görünmüyor ve sessizdi. Loş ışıklar arasında havanın yeni aydınlanmasıyla birlikte gecemin bittiğini fark ettim. Artık uyuma vaktiydi ve hava kararınca hayatıma yeniden başlayacaktım.  Yalnızdım, uyudum, saatlerce uyudum. Dünyanın saçmalığını görmemek için gözlerimi gün yüzüne kapıyordum. Ben geceleri severdim, karanlık sokakları, tinercileri, o bomboş sokaklarda elinde içki şişesiyle oradan oraya yaylanan insanları severdim. Gece çöplerden yemek arayanları, sokak kedilerini ve yalnız insanları severdim. Gerçekleri bir kat daha gördükleri, kendilerini soyutladıkları bu dünyadaki yaşamlarını sadece yalnızlığa, içkiye ve sigaraya verenleri severdim.

16 Temmuz 2017 Pazar

Yolculuk

Yeni yolculuklarla birlikte başlayan yeni satırlar. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi sonu gelmez bir uçurum gibi sadece ve sadece bu yazdıklarıma, yazacaklarıma önem vermeksizin devam etmek beni huzurlu kılıyor. Etrafındaki karmaşık gibi görünen ama çözülmesi bir o kadar kolay olan insanları izleyip nasıl kestirebileceğini öğrendiğin an artık herkes sana saçma gelmeye başlıyor ve bu satırlar dökülüyor kelimelerin ardından. İnsanları gözlemleyip düşüneceğime gerizekalının teki olmayı yeğlerdim. Çünkü çok düşünmek ve insanları tahlilden geçirmek bir süre sonra beynini bir mayın tarlası haline getirip yok edebiliyor. Bu yaşta ölmeyi göze almış biri olarak sizi uyarmak istiyorum; asla insanlara yaklaşmayın, atom bombası bile saniyesinde öldürür canlıları, insanlar ömür boyu süründürür.