Translate

Bu Blogda Ara

10 Mayıs 2018 Perşembe

Hangi Yüz Sizin Yüzünüz ?


          Sizler benim gibi değilsiniz, ben bir aptalım. Hayatı yanlış yaşayıp acılardan zevk alan bir aptal. Sizler benim gibi değilsiniz. Ben bir adımdan ibaretim, bir daha gelmeyecek, biran için var olan ve ardında iz bırakan bir adım. Çünkü sizler hayatınızdaki zorluklara göğüs germektense, hep başkalarına ihtiyaç duyanlardansınız. Seviyorsanız sevilmek istiyor, mutsuzsanız huzursuz etmeye çalışıyor, nefret ediyorsanız nefret ettirmeye çalışıyor, acı çekiyorsanız da acı çektiriyorsunuz. Benim sizler gibi olamamamın yegane nedeni ise acılardan bile zevk alıyor olmam. Sabahları uyanır uyanmaz yüzünüzdeki maskeleri takıyor ve yaşama öyle devam etmeye çalışıyorsunuz. Ne utanç verici! Hayatınızdaki her şeyi stabil hale getirip birbirinize sahte yüzlerle sahte gülücükler armağan ediyorsunuz. Sonra dönüp yalnızlığınızdan şikayet ediyor ve tutunacak bir dal arıyorsunuz. Bir sokakta, bir bankta, bir barda, bir trende, bir filmde, kendinizde.  Oysa ki kaybolmuş benliğiniz kendinizde çare aramanıza bile yardım edemeyecek halde oradan oraya sürüklenip duruyor. Sahiden nasıl yaşayabiliyorsunuz böyle sahtelik üzerine kurduğunuz hayatı ? Her şeyi değiştirmek kendi ellerinizin altındayken alışkanlıklarınızdan vazgeçmeyip, her gün yeni acılara sürüklenmeyi mi seviyorsunuz ? Hayır, sizler düşmekten korkuyorsunuz, sizler ezilmekten, küçük düşürülmekten, dalga geçilmekten, yaşlanmaktan korkuyorsunuz. Sizler hayatın bize sunduğu şeyleri görmemek için gözlerinizi kapatıyorsunuz, hem de kendi yaptığınız maskelerinizle! Kapitalist sisteme boyun eğiyor, soru sormaktan çekiniyor, ne olmak istediğinize karar veremiyor, acımasızlığı kabul ediyor ve git gide içinizdeki duygularınızın yerini koca bir boşluk dolduruyor. Geriye baktığınızda ise ne aşk, ne hoşgörü, ne acı ne de pişmanlık duyuyorsunuz. İçinizdeki öfkeyi bir bardağa su doldururmuşçasına dolduruyor herkese kin ve nefretle bakmaya devam ediyorsunuz. Gerçekleri söyleyen biri karşınıza çıktığında ise ona düşman kesiliyor, esip gürlüyor ve büyük gardlar çekiyorsunuz kendinize. Yaptığınız şeyin  doğruluğunu bile ispat edemeyen kişiliklerinizle, herkese ikinci yüzlerinizle gülücükler saçıyorsunuz. Ben size acıyorum. Gerçekleri ört pas ettiğinizde, iyilere düşman kesildiğinizde, hayatı yaşayamadığınız her anda, sevginin, aşkın, acının, sevilmenin, sevişmenin, doğmanın, ölmenin nedenini sorgulamadan yaşayışlarınıza daha çok acıyorum. Şunu söylemek gerekirse, eğer gerçekleri görüyor ve yaşadığınızı düşünüyorsanız, sakın ola yüzünüze maske taktırmaya çalışan varlıklara kendinizi feda etmeyin. Aptal olun ama kendinizi kaybetmeyin. En azından pişman olmazsınız.

3 yorum:

  1. “Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir gece yarısı vaktinin geleceğini bilmiyor musun? Hayatın her zaman kendisiyle alay ettireceğini mi sanıyorsun? Bundan kaçmak için gece yarısından biraz önce sıvışabileceğini mi zannediyorsun? Yoksa ondan dehşete kapılmıyor musun? Gerçek hayatta insanlar gördüm, öylesine uzun zamandır başkalarını kandırmışlar ki en sonunda gerçek mizaçları ortaya çıkamaz olmuş; saklambaç oynayan insanlar gördüm, o kadar uzun zaman oynamışlar ki en sonunda delirip o ana kadar gururla sakladıkları gizli düşüncelerini iğrenç bir şekilde başkalarının gözünün içine sokmuşlardı. Peki, sonunda mizacının bir çokluğa dönüşmesinden, açıkçası çok sayıda olmaktan, o mutsuz şeytaniler gibi bir lejyon oluşturmaktan ve bu şekilde bir insanda bulunan en içteki, en kutsal şeyi, kişiliğin birleştirici gücünü kaybetmiş olmaktan daha korkutucu bir şey düşünebiliyor musun? Doğrusu, ciddi olduğu kadar dehşet verici de olan o şeyle dalga geçmemelisin.”

    YanıtlaSil